Eğitim sistemimiz Batı'nın Rönesans'la başlayan rasyonalizmiyle ilişkilendirilip bu temel üzerine kurgulandığından beri insandan ruhtan ve dolayısıyla kendi gerçeğinden uzaklaşmış nesiller yetiştirmeye devam etmektedir. Fransız Alman İngiliz ve Amerikan ekolleriyle tanıştığımız mevcut eğitim; ruhu gönlü ahlakı ve vicdanı temel alan geleneksel eğitim sistemimizi ve insanımızı hor görerek Batı tipi çalışan aklı ve sermayenin çarkı haline gelen bireyi yüceltmektedir. Bu eğitimle ders sadece belli birtakım bilgilerin öğretildiği veya öğrenildiği bir zaman parçası haline gelmiştir.
Batı düşünce ve düşünme biçimini temel alan eğitim sistemimiz kendine özgün insan yetiştirme gayreti gütmektedir. Gelinen noktada eğitim sistemimiz öğretime odaklanmış bişreyin duygu ruh gönül ve vicdanını dikkate almayan önemsemeyen; evrensel ölçütleri birinci plana alan kültürel değerleri ise birer .çeşni niteliğinde gören bir anlayışla yürütülmektedir. Okul mevcut ekonomik düzende elde edilecek başarıya odaklanmış durumdadır. Sonuç olarak öğretmen ekonomik bir gelecek inşaacısı; öğrnci geleceğine odaklanmış bir fırsatçı; okul gelecek yaratan bir fütürist ekolü; müfredat bir satran.; aile hepsine zemin hazırlayan bir şirkettir.
Türkiye'nin teknik anlamda bir eğitim sorunundan daha çok bir insan yetiştirme sorunu vardır. Bir başka ifadeyle insan sorunumuz nedeniyle yaptığımız öğretim ciddi sağlıklı ve kaliteli değildir. Bizim sorunumuz öğretim sorunu değil ahlak sorunudur.
Prof. DR. İsmail Aydoğan