Şair için yaşıyor olmak ölüm ve düşüncesi ile ilişki kurmanın ve yaşadığı hayatı bunun alanı haline getirmenin asıl nedenidir. Bu dediğim şiirde Cahit Sıtkı Tarancı'dan Ziya Osman Saba'ya Ahmet Erhan'a en sonunda Murat Esmer'e kadar gelen bir birikim de oluşturmuştur. Kaldı ki ölüm ve düşüncesinin insanı hayat ve ölüm arasında tutması ikisinin arasında daha çok ölümün lehine gidip gelmesine izin vermesi de zaten bugün karşısında fazlasıyla insanidir. Bu çatışmada şair ölmediği ölemediği sürece yaşananın hepsi acıyla ve çaresizce şiirin hanesine yazılır.
Murat Esmer hem yaşadığı hayattan hem de kendinden önce yazılan şiirden aldığı etkiyle bugünün yabancısı olduğu ve her geçen gün daha da yabancılaştığı büyük ölçüde bireysel ve hayatta tutan bir dünyadan ölümün lehine haberler veriyor. Ölemediği için yaşayanlardan biri olarak Murat Esmer'in şiiri hayatta kalanların/tutulanların çığlığıdır. Okura da bu çığlığa kulak vermek kendini hayatta tutmak ve arkadaşı olmak düşer.
Halim Şafak