Yazın uzun günlerinde daha çok çalıştığı hâlde akşamları evine önceki gibi yorgun olarak değil büyük bir coşku ve neşe ile gelirdi. Yürürken koşar söylerken güler önceleri geldiği zaman bir parça dinlenmek için üzerine düştüğü iskemlelerin hiç birinde oturamaz evin içinde sürekli dolaşır dururdu. Yüzünde pırıldamak için zamanın en küçük iznini bekleyen gençliğin taze rengi peyda oldu.Yirmi yaşında iken kendisini güçsüz bırakan böyle bir tebessümün karşısında hiç bulunmadınız mı?