Olayların sessiz şahidi zamandır. Fakat gelin görün ki zamanın dili yoktur konuşamaz. Konuşamayan zamanı konuşturmak yazara düşer. Geçmiş zamanda yaşanan olayları zama-
na ve tarihe taşımak ise ciddi bir görevdir. Bir dönemin bazen de bir devrin aydınlatılmasına yarayan zamanın şahitliği demek olan hatırat yazmak bu açıdan fevkalade önemlidir.
Ülkemizde maalesef çok fazla revaç bulamayan biyografi yazıları yok denecek kadar azdır. Son zamanlarda belli oran da bir artış görülse de olması gereken seviyede değildir. Diğer taraftan bilgisayar yaygın internet kullanımı vs. gibi iletişim araçlarının gelişmesi; kitap yazımı kitap okuma gibi birebir ayrı müstesna bir zevki de yok etmiş görünmektedir. Az da olsa yazılanların "okunmuyor" gerekçesiyle basım imkânları da son derece kısıtlıdır.
Sonuç ne olursa olsun aklıselim galip gelecek kitap insanlık hayatında daima var olacaktır.