Sürekli güncellenen ve hızlanan ortak yaşayışın dayattığı koşturmacada gözümüzden kaçanlar değerlerimizden eksilenler aslında ruhumuzun perdelerini açmayı unutmadığımız müstakil odalarında birikiyor. Giderek azalan göz teması donan ses tonları kaybedilen mana bizi çekildiğimiz o iç köşelerde buluyor.
Alper Saldıran ikinci kitabında bu kez siyah odaya giriyor. Burada da konuşan mobilyalar ağaçlar kedi ruhlu kadınlar ustadan çırağa aktarılan tecrübeler arasında dolaşıp hayata kaleminin gözünden bizimle birlikte yeniden bakıyor.