1831 yılının 9 eylülü olan o sabah saat altıda kaptan kamarasından ayrıldı ve kıçüstü güvertesine çıktı.
Güneş doğuda beliriyor daha doğrusu ışınları atmosferin alt tabakalarına yükseliyor ve kursu henüz ufuk altında bulunuyordu. Sabah melteminin meydana getirdiği hafif çırpıntılarla geniş biçimde kırışıklaşmış olan deniz üstünü bir aydınlık sarıyordu.
Sakin geçen bir geceden sonra yumuşak iklim bölgesinin bazen sıcak mevsim sonlarında faydalandığı Eylül ayı günlerinden biri olan o günün çok üzel geçeceği belirtileri görülüyordu.
Kaptan dürbününü sağ gözüne yerleştirdi ve yarım dönüş yaparak dürbün objektifini gökyüzüyle denizin birleştiği çevre üzerinde gezdirdi.