Bir serçe misali yazarımız bu kitabında da daldan dala konmaya devam ediyor. Kitabı okurken; kimi zaman kendinizi bir örümcek ağının karşısında bir ilmeğin ucunda kimi zamansa düz bir gezegenin en uç noktasında oltayla yıldız tutarken buluyorsunuz. Bütün bu farklılıklar içerisinde yazarımız kendisini serçelere adamayı da ihmal etmiyor. Ne de olsa serçe parmaklarımız amaçlarına uygun bir şekilde kullanılmalı değil mi?
"Hayatımdan bir sözcük eksildiğini hissettiğimde içim çok sızlıyor benim. Eminim siz de az ya da çok yaşıyorsunuzdur bunu. Biri zamanın bir yerinde düşürdüğümüz bütün o sözcükleri toplayıp getirse koysa önümüze iyi olmaz mı? Belki bunun için de gönüllüler çıkabilir aramızdan! Siz yapabilir misiniz bunu beyefendi? Ya siz hanımefendi? Ben mi? Üzgünüm ben meşgulüm fazlasıyla... Serçelere adadım ömrümü. Onlara istedikleri zaman konabilecekleri bir çift parmak sunuyorum. İşte şu iki küçük serçe parmağımı... "