Üçü de aynı kaderi paylaştılar. Birisi İkinci Dünya Savaşı başlangıcında Kopenhag'ın bombalanması sonucu daha annesinin karnında iken babasız kaldı. Diğeri doğum sırasında annesinin vefatı nedeniyle annesiz bir yaşama mahkûm oldu. Eila daha çocuk iken uçak kazasında babasını kaybetti.
Cemal yıllar öncesi Berlin'de yakaladığı aşkı doyasıya yaşayamamıştı. Avrupa'da genişleyeceği anlaşılan savaşların yarattığı ortam onu sevgilisinden ayırmış ve bu sevgili bilinmezliklerin içinde kaybolmuştu.
Diğer taraftan yıllar sonra ikinci bir sevgiyi yaşamaya başlayan Cemal bu ikinci kadında yoklukların sonsuzluğuna gönderilmiş onun için her şey yarım kalmıştı.
Zaman zamanı izlerken yılların sonrasında bir hatıra defterinin sayfalarından okunarak dillendirilen anılar bazı gerçekleri ortaya koymuş ve bu defa zaman kadere karşı çıkarak rastlantıyı devreye sokmuştu.
Bu romanda Gündoğdu Kayal bir taraftan duygusallıklar eşliğinde işlediği geçmişin İstanbul'unu bir görüntünün aynadan aksettirilişi gibi net olarak okuyucuya sunarken diğer taraftan kendi hayatında yer alan ve bir dakika gibi çok kısa bir süre içinde yaşadığı rastlantıdan giderek o bir dakikanın öncesini ve sonrasını kurgulamış.