İktisadi düşünceler tarihini şekillendiren en önemli tartışma alanları sıralandığında devletin ekonomideki rolü kuşkusuz ilk sıralarda gelir. İnsanlık tarihi toplumsallaşma devletleşme ve değişen devlet yönetimleri ile örülmüştür. Bu süreçte birey devlet toplum ilişkilerinin irdelenmesi sosyal bilimlerin ilgi alanı olmuştur. Refah devleti konusu tam da bu birimlerin birbirine karşı olan görev yetki ve sorumlulukları üzerine süre giden tartışmaların merkezine oturmaktadır. Zira 1980'lerden sonra neo liberalizmin yükselen ideoloji olması merkezi devletin ekonomideki rolünü sınırlayan birçok konuda sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlere aktif rol yükleyen bir süreci beraberinde getirmiştir. Bu süreçle birlikte yoksulluk sorunun çözümü başta olmak üzere birçok konu merkezi devlet otoritesinin ajandasından silinmeye başlanmış sosyal politika alanı daralmaya ve refah devletleri de neo liberalizm söylemleri ile tutarlı bir şekilde dönüşmeye başlamıştır.
Bu çalışmanın amacı Türkiye'nin sosyal politika pratiklerini irdelemek ve neden bir refah devleti olamadığını sorgulamaktır. Bu sorgulama yapılırken hem sosyal bilimler alanında eğitim gören öğrencilere ilgili konularda çalışan akademisyenlere hem de konuya merak duyan okurlara katkı sunacak bir kaynak ortaya çıkarmak hedeflenmiştir. Çalışma devlet kavramı ve devletin ekonomideki rolü üzerine tartışmaları genel hatları ile ortaya koyan birinci bölümle başlamaktadır. Çalışmanın ikinci bölümünde refah devleti üzerine yürütülen teorik tartışmalar incelenmektedir. Üçüncü bölüm Türkiye'de uygulanan sosyal politikaların çerçevesi ele alınacaktır. Dördüncü bölümde Türkiye'nin neden bir refah devleti olamadığı sorusuna yanıt aranacaktır. Konular irdelenirken güncel istatistiklerden yararlanılmış böylelikle araştırma soyut teorik tartışmaların ötesine taşınmıştır.