Türk bankacılık sistemi 2001 yılında başlatılan ve kesintisiz olarak devam ettirilen yeniden yapılandırma çabaları sonucu hem temel büyüklükler açısından olumlu gelişmeler kaydetmekte hem de aracılık fonksiyonunu daha etkili bir şekilde yerine getirmektedir. Kaynakların sınırlı olduğu dünyamızda etkinlik verimlilik gibi kavramlar her zaman önemli olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Etkinliğin ölçümü hızlı bir rekabetin yaşandığı günümüz dünyasında önemli bir yer almaktadır.
Türkiye'nin yaşadığı kriz tecrübesi yakaladığı makroekonomik ve finansal istikrar ile gerçekleştirilen yapısal reformlar sağlanan olumlu yönde ilerleme arasındaki tamamlayıcı ilişkiyi vurgulamaktadır. Yaşanan küresel krizin Türkiye finans sektörü üzerindeki etkilerinin sınırlı kalmasının ve özellikle bankacılık sektörünün mali yapısında şu ana kadar ciddi bir bozulma görülmemesinin en önemli nedenlerinden biri 2001 krizinden sonra getirilen yeni düzenlemelerdir. Bu çerçevede bankacılık sistemi döviz açık pozisyonlarına likidite ve sermaye yeterlilik rasyolarına çok sıkı sınırlamalar getirilmiştir. Her ne kadar krizden sonra yakalanan istikrarlı büyüme ortamı hızlı bir kredi büyümesini beraberinde getirmiş olsa da yapılan düzenlemeler sayesinde bankaların aşırı risk alması engellenmiş olup küresel krizin ülkemiz üzerindeki etkilerinin belirginleştiği bu dönemde dahi kredilerin takibe dönüşüm oranları oldukça düşük seviyelerde seyretmektedir.
Kitapta ABD morgage krizi ve dinamikleri ele alınarak küresel finansal krizin nedenleri krizin gelişim süreci ve ekonomik göstergelere etkisi ve krizin yönetim süreci içinde alınan tedbirler detaylandırılmıştır. Bankacılık sektörü karşılaştırmalı etkinlik analizi ele alınarak bankacılık sektöründe etkinlik kavramı etkinlik ölçüm yöntemleri ve yaklaşımlar Veri Zarflama Analizi ve çeşitleri uygulama ve yorumlar verilmiştir.