Bir insan şu yedi meseleden birisi sebebiyle yeni bir kitap kaleme alır. Daha önce ortaya konulmamış orijinal bir şey oluşturmak eksik bir şeyi tamamlamak muğlâk kalmış bir şeyi açıklamak uzun olanı anlamından hiçbir şey eksiltmeden kısaltmak karışık bir şeyi düzenlemek hatalı olanı açıklamak ve dağınık olanı birleştirmek. Kastımız hâkim bilgi birikimine çeşitli eklemeler yapmak yeni fikirlerin icadı ya da hâkim düşünceye ve bakış açısına yönelik yeni metotlar ve yöntemler ortaya koymak onda derinleşmek ve onu aşabilmek suretiyle faydalı bir şeyler yazma gereğidir. Yoksa eskileri tekrar etmenin ve geviş getirmenin kitap diye nitelendirilmesi doğru değildir. Eğer bu çalışmamız Müslümanlara yeni bir soluk getirmezse o takdirde vakit kaybı zahmet ve ağır bir yükten başka bir şey olmayacaktır. Dikkatli bir okuyucu bugün kendisine sunduğumuz eserin hangi ölçüde bu şartları yerine getirdiğini takdir etme fırsatını elde edecektir.
Çağdaş İslami bir söylemin ve İslam medeniyetinin ihya ve inşası için İslami düşüncede yenilenme ve bilginin İslamileştirilmesine öncelik verilmeli ve bu mesele günümüzde yaşadığımız krizin temelini oluşturan Hicri dördüncü asırdaki içtihat kapısının kapanması ve taklitçiliğin yaygınlaşması yaşadığımız birçok sorun için bir anahtar olarak ele alınmalıdır. İslam ümmetinin bir asırdan fazla süredir yaşadığı entelektüel ve bilimsel karanlıktan aydınlığa çıkması için gereken de bu çabaların getireceği başarıdır. Zira son iki yüz yıldır İslam dünyasının önünde şu soru bulunmaktadır:
Başkaları ilerlerken Müslümanlar neden geri kalmıştır?