Çeviri öğretiminin anlam ve öneminin pekişebilmesi bakımından çevirinin toplumsal yaşamımız bağlamında taşıdığı anlam ve önemine işaret etmekte yarar vardır. Toplumsal yaşamımızda çeviri etkinliğinin taşıdığı biçimlendirici etki düşünüldüğünde çeviri öğretiminin de kaynak metin ile erek metin arasındaki ilişkinin irdelenmesinin çok daha ötesinde- geniş sınırlara sahip bir araştırma ve geliştirme hatta yetiştirme alanı olduğu açıktır. Çeviri öğretimi konusunda deneyimli öğretim elemanlarının çoğu öğrencilerin "Yaptığım çeviri neye göre notlandırılıyor?" sorusuyla karşı karşıya kalmaktadır. Bu soruyla birlikte çeviri öğretiminde adalet ve nesnellik de öğrenciler tarafından olduğu kadar öğretim elemanları tarafından da sorgulanmaktadır. Her bir öğretim elemanı kuşkusuz karşılaştığı bu soruyu yanıtsız bırakmamaktadır; kendi ahlaki ve vicdani sınırları dâhilinde bir yol izlemektedir. Ancak daha mesafeli bir bakışla ilgili anabilim dalı bölüm program ya da ülke çapında tek tek öğretim elemanlarının belirlemiş oldukları bu sınırlar birbiriyle ne kadar uyumludur? Ortak ve farklı noktalar nasıl şekillenmektedir? Tekil düzlemde kurgulanan nesnellik çoğul düzlemde de bir nesnelliğin oluşmasını sağlar mı? Yoksa öğretimde ortak kabul görmüş bir nesnellik anlayışı mı gerekmektedir? Bu çalışma çeviri öğretiminde edim odaklı yazılı ve sözlü çeviri derslerinde ölçmenin ve buna bağlı olarak değerlendirmenin bilimsel temellere dayandırılmasına olanak tanımayı amaçlamaktadır.