Norse'ın çalışmalarının günümüzün yeni şiir severler kuşağıyla bağdaştırılmasının nedenlerinden biri sesinin bilimsel doğası eşcinsel hakları konusundaki radikal tavrı ırkçılık savaş karşıtlığı hayvan hakları ve çevresel yıkım gözlemlerini olabilecek en insani dille yansıtmasıdır. "Ben Erkek Değilim" şiiri onun belki de en çok bilinen-okunan şiiri oldu. Bu şiirde ataerkil sistemi deyim yerindeyse topa tutar üstelik bunu öyle bir zaman diliminde gerçekleştirir ki bütün bir Amerikan eğitim sistemi "iyi bir eş" olmanın sihrini Amerikalı gençlerin beyinlere kazıyordu. Norse vatanseverliğin kitlesel pazarlamasını reddederek siyahlar kadınlar ve hayvanlar ile dayanışmayı ilan ediyordu:
"ben erkek değilim.
aile geçindiremem yeni şeyler alamam onlara.
sivilcelerim ve küçük bir de çüküm var.
ben erkek değilim.
futbolu boksu ve arabaları sevmem.
duygularımı ifade etmeyi severim.
hatta kollarımı arkadaşımın boynuna dolamayı.
ben erkek değilim.
bana verilen rolü oynamayacağım madison avenue playboy' hollywood ve oliver cromwell'in yarattığı o rolü.
televizyon bana nasıl davranacağımı söyleyemez.
ben erkek değilim.
bir sincabı öldürdüğüm gün bir daha öldürmeyeceğime yemin ettim.
et yemeyi bıraktım.
kan midemi bulandırır.
çiçekleri severim.
ben erkek değilim. askere alınmaya karşı çıktığımdan hapse düştüm.
gerçek erkekler beni dövüp bana ibne dediklerinde kavgaya karışmam. şiddetten hoşlanmam.
ben erkek değilim. bir kadına tecavüz etmedim hiç. siyahlardan nefret etmiyorum. bayrak dalgalandığında duygusallaşmıyorum. amerika'yı sevmem ya da terk etmem gerektiğini düşünmüyorum. bunun gülünç bir şey olduğunu düşünüyorum.
ben erkek değilim. hiç frengi olmadım
ben erkek değilim. en sevdiğim dergi playboy değil.
ben erkek değilim. mutsuz olduğum zaman ağlarım.
ben erkek değilim. kendimi kadınlardan üstün görmem.
ben erkek değilim. kasık-desteği giymiyorum.
ben erkek değilim. şiir yazıyorum.
ben erkek değilim. barış ve sevgi için meditasyon yapıyorum.
ben erkek değilim. seni yok etmek istemiyorum."