Gerçeklik sefalete erdiğinde düşlere sığınan Batılı zihin kurguladığı ideal toplum ve devlet düşüyle yaşadığı sefaleti dönüştürmeyi dener. Böylece ütopya düşle gerçeğin çatışmasından doğan gerçeklikten kaçışın dünya cenneti arayışının süreği olur. Ancak bu denklem sondan başa doğru gidilerek kurulursa ideal toplum ve devlet tasarıları tahlil edilerek ütopik bilincin varoluş sebebine yani sefil gerçekliğe ulaşılır. Hangi ideal tasarılar hangi sefil gerçekliklerin sonuçlarıdır? Ütopya ve Modern Dünya bu sorunsalı merkeze alıyor.
Batı'da düşle gerçek çatışmasından ütopya doğuyor da aynı çatışma İslâm dünyasında neden Batı'daki gibi sonuçlanmıyor? Öte yandan ütopik bilinçle ütopyaların ideolojilere moderniteye modernitenin gelişimine etkisi olmuş mudur? Günümüz dünyası ütopyalardan nasıl etkilenmiştir? Ütopya ve Modern Dünya'da bu soruların cevapları aranıyor: Gerçeklikten ütopyaya ütopyadan gerçekliğe uzanan iki farklı okuma/düşünme biçimiyle analizler yapılarak günümüz dünyasıyla ütopya arasındaki bağlantılar inceleniyor.