19. yüzyılın imparatorlukları dağıtan sosyopolitik çatışmaları ve kanlı savaşları Anadolu'yu zorunlu kitlesel göçlerin yöneldiği bir çekim merkezi haline getirmiştir. Uzunyayla Çerkesleri Kafkas-Rus savaşlarının ardından zorunlu bir göçle Anadolu'ya gelmiş ve Uzunyayla'ya yerleşmişlerdir. Göçün ardından geçen yaklaşık yüz elli yılda Çerkesler yeni yaşam alanlarında hem kan bağına dayalı geleneksel topluluklarını yeniden inşa etmiş hem de küyerel sosyopolitik dönüşümlerin ülkemizde yarattığı artçı sarsıntılara bağlı olarak dönem dönem çehresi değişen modern bir topluluğu teşekkül ettirmişlerdir. Günümüzde Uzunyayla geleneğini güçlü bir biçimde sürdüren aynı zamanda da modern bir inşa sürecinden geçen bir Çerkes topluluğuna ev sahipliği yapmaktadır. Bu etnografik çalışma bir göçmen topluluğu olan Uzunayayla Çerkeslerini konu edinmektedir. Çerkeslerin topluluklarını nasıl inşa ettikleri ve hangi mensubiyet biçimlerini ürettiklerini etkileşimi esas alan bir yaklaşımla anlamak niyetindedir.