Deprem hayatları boyunca uçlarda yer almış iki insanın Fazılzade ve Sefer'in yollarının nasıl kesiştiğini anlatan etkileyici bir uzun hikâye. 1950 Kuşağı'nın özgün öykücülerinden Zeyyat Selimoğlu'nun günümüzde de sürüp gitmekte olan bu büyük kent depreminin her gün yüzlerce insanı nasıl sarsıp çökerttiğini bu hikâyede ustalıkla anlatır. Oluşturduğu yalın dil yapısıyla okuyucunun karakterlerinin dünyasına kolaylıkla girmesini sağlar. Satır aralarına gizlenmiş şiirsel duygularla öykü zenginleşir. Deniz ve doğa insanı yeni bir bakışla onun öyküsünde can buluyor.