"Buradan giderken yirmi beş yaşında hayalleri olan bir delikanlıyken artık otuz iki yaşında hayattan zevk almasını beceremeyen sevdiklerimden uzakta yaşadığım her yıl yüreğimde var olan sevgiyi yitiren bir adamdım. Ne hayallerim vardı artık ne de yaşama isteğim. Yıllarca peşimi bırakmayan pişmanlıklarım ne yaparsam yapayım susturamadığım vicdanım ve unutamadığım anılarım da benimleydi. Buradan giden adamla şimdi dönen adam arasında dağlar kadar fark vardı."
Hayalleri yıkılan ve gelecekten bir beklentisi kalmayan bir adam ne yapar?
Yankı gitmeyi seçti.
Bir sabah ardında ailesini doğduğu şehri ve ülkesini bırakarak kimselere haber vermeden çekip gitti. Aradan geçen yıllar geçmiş hayal kırıklıklarını pişmanlıklarını ve özlemini ortaya çıkardı.
Gitmek kolaydı peki ya dönmek?
Yıllar sonra sevdiği şehre geri döndüğünde onu bir sürpriz bekliyordu. Üstelik giderken ardında bıraktığı hiç kimse eskisi gibi değildi. Yıllar herkesi değiştirmiş pişmanlıklar ve acılar bir kez daha gün yüzüne çıkmıştı.
Yankı'nın önünde hatalarını telafi edeceği günler mi vardı yoksa eski hatalarına yenilerini mi ekleyecekti?