oda
yabancı olduğun her kelime cilveyle yaklaşıyor sana
her harf kocamış bir el gibi sokuluyor sızılı bir hazla
büyük savaşın içindesin
görüntünün kesinlikle değişmediği
taşkınlığını gizleyebiliyorsun düşüncenin
çünkü duygunun yıkıcı sıcaklığını biliyorsun
ve acının yakıcı donukluğunu
buna rağmen kargaşanın içine sürüyorsun
göz bebeklerindeki atlıları
sessizlik elinde tutuyor kırbacı.
savaşın savaş alanın koca bir oda
odanın içinde acımasız gardıroplar gaddar iskemleler
pencerelerde kokuşmuş bir sabah
odanın içinde süzülen süzüldüğün boktan bir aydınlık
eşyalar ışık ve gün ütopik birer kahraman misali çullandı
uyumun bir küfür gibi durduğu aklına.
geceleri gökyüzüne baktığında
görmen gerekenden farklı olduğunu anlarsan
endişelenme
bu görüntünün kesinliğidir
ve savaşın.