Yol kenarındaki tek camı olan evin önünde duruyor tahta kapısına dokunuyorum. Yıllar sonra eski bir dost eli tutuyorum sanki. Avucumun içi sıcacık.
Kafamı uzatıp içeriye bakıyorum. Boyum kapıyı aşmış.
Eskiden koşup yorulduğum bahçe şimdi iki adım görünüyor.
Yalnız boyum mu büyüdü? Peki hayallerim düşlerim?..
Sahi ne oldu benim hayallerime?
Küçük bedenimde büyük hayallerim vardı.
Ya yaşama sevincim?
O da buralarda kalmış olabilir mi?
Önce mahallemde geziyor dalgın dalgın gözlerim.
Sonra gelip bu beyaz evde kalakalıyor. Derin nefes alıyorum.
O sırada karşı dükkânın kapısında bir adam beliriyor.
"Buyrun birine mi bakmıştınız?"
"Pardon eve bakabilir miyim?" diyorum parmağımla küçük evi göstererek.
Adam bir bana bir de eski eve baktıktan sonra anlam veremeyerek
"Tabii" diyor.
Hâlâ şüpheli bakışlar atarken elimdeki fotoğraf makinesini gösterip
"Gazeteci misin abla?" diye soruyor...
"Çocuk ve Ben" adlı öyküden