Rönesansla başlayarak gelişen ve özellikle 20. yüzyılda en parlak dönemini yaşayan determinist düşünce bazı kişilerin şahsında bütün o pozitivist naturalist vb. akımların dayanağı oldu. Bu arada tabii olarak bilimin tartışılmaz hâkimiyeti gündeme geldi. Bu tarihi süreç içinde süregelen bu anlayışın hukuk siyaset ahlâk vb. alanlardaki tezahürleri İslam dünyasında da bazı ilim adamlarını tabiat kanunlarına beslenen bu katı inanç sebebiyle mucizeleri farklı bir boyutta yorumlamaya zorlamıştır.
Özellikle mucize ve diğer bazı harikulâde olaylara imkân tanımayan söz konusu bu akımlar son asırda atomun parçalanması etrafında kuantum ve modern fiziğin ortaya koyduğu yeni buluşlar sebebiyle eski katı tutumlarından uzaklaştılar. Zaman içinde rölativite ile maddenin bir kudret sıkışmasından ibaret olduğu ve parçalanarak kuvvet haline geçtiği şeklindeki teori ve müşahedeler sonucu atomun moleküllerden farksız olduğu ve çekirdeği etrafında dönen elektronların yörünge değiştirdiği hayretle ortaya çıktı. Bütün bu buluşların ilme getirdiği en önemli yenilik eski dar determinist anlayış yerine olasılığa dayanan geniş bir endeterminist anlayış olmuştur. Einstein'ın ifadesi ile Planck'ın "quantum teorisi" şimdiye kadar tabiatta seyrine rehberlik ettiği kabul edilen kozalite kanununu tahtından indiriyor gibiydi.
20. yüzyılın bütün bu buluşları; tabiat kanunlarının zaruri olmadığı dolayısıyla bir evrim geçirdiği düşüncesi etrafında mucizelerin imkân dâhilinde hadiseler olabileceğine dair bir kapı aralıyordu şüphesiz.
İşte bu araştırmada bilimsel ve felsefi serüveni ve çağımızın bilimsel verileri ışığında yeteri kadar ele alınmayan böylesine hassas bir konu gündeme getirilmiştir. Mucizenin bilimsel ve dini bir perspektiften derin bir vukufla araştırıldığı bu eser üç bölümden oluşmaktadır:
Birinci Bölümde mucizenin tarif ve mahiyeti üzerinde etraflıca durulmuş ve diğer metapsişik olaylara da yer verilerek bir mukayese imkânı sağlanmıştır.
İkinci Bölümde bilim ve mucize nazariyesi ele alınmış böylece konunun bilimsel felsefî ve dinî boyutu tartışılmıştır.
Üçüncü Bölümde ise mucizenin peygamberlik müessesesi içindeki yeri ve fonksiyonu gündeme getirilmiştir. Burada önce mucize-tebliğ ilişkisi ve nihayet ilâhi kitaplarda yer alan mucizelere de genişçe yer verilerek özellikle Yahudilik ve Hıristiyanlıktaki mucize anlayışıyla bir mukayese imkânı sağlanmıştır.