Çok az ulus bu kadar tartışmalı bir imaja sahiptir. Avrupalıların gözünde. Çok az ulusun yazgısı bu kadar fazla Avrupalıların meselelerine bağlıydı. Ve Akdeniz kıyılarında Türkler görülmeye başladığından bu yana Avrupalıların; Türklerin düşman yada müttefik olarak içinde yer almadığı Haçlı seferlerinden Rönesans çatışmalarına otuz yıl savaşlarından iki dünya savaşına ve soğuk savaşın ötesine kadar- savaş yada barış ittifak yada bölünme karşıt kamplarda yer almak gibi bir sorunu olmadı.
Buna paralel olarak kendi keyiflerine göre Roma dan miras aldıklarını düşündükleri imparatorluğu kendi yararlarına yeniden inşa ederek Avrupa yı kendileri kurmak istemiş olan Türkler özgürlüklerini koruyarak Batı dünyası ile bütünleşmeyi seçtiler.
Bu kitabın amacı; İki tarafında tutkulu ilişkilerinden oluşan bunca yüzyıl karşısında ne bir suçlama nede bir savunma yapmaktır. Ne de Türklerin tarihini yapma iddiasındayız. Olsa olsa batı ile doğu arasında Türk toplumunun kendine bir yol açtığı uçlar karışımını aydınlığa kavuşturmaya Türkler Araplar ve Batılılar arasındaki bu karmaşık üçgen ilişkiyi ele almaya ve çağdaş dönemin belirgin özelliklerinin altını çizmeye çalıştık: Nüfus artışı kentlere göç hızla kentleşme İslamcı hareketlerin yüksekliği kadınların temel rolü eskiye özlemmitsel bir ana vatan arayışı.