Bu haliyle yaşamak ile ölmek arasına sıkışmış tiksinerek nefes aldığı ve içinde yaşadığı hayattan yine gelenek göreneklerin hatırına- kopamayan; sırf faturalarını ödeyebilmek ve akşamları bir tabak yemek yiyebilmek adına bütün bu yağ ter osuruk kokusu kir pasa dayanan bir böcek gibiydi. Bu evrenin ona verdiği tek şey göğsünde üç mikro volt şiddetinde elektrik enerjisiyle- çalışan bir yürek ve ay sonunda vardiya amiri Çapraz Hüseyin'in eline saydığı asgari ücretti. Dik yokuşları ve beş yaşında küfretmeye başlayan çocuklarıyla İstanbul'un pek de bilinmedik semtlerindendir Yavuztepe..; henüz kentsel dönüşümün büyülü dünyasına adım atmaya fırsat bulamamakla birlikte sahip olduğu 326 metrelik rakıma güvenerek müteahhitlerin ağzını sulandıran bir gecekondu mahallesidir. Yıllardır âşık olduğu kızın evleneceği haberini aldığı için üç gündür işe gitmeyen dahası yatağından çıkmaya bile üşenen yirmi altı yaşındaki Samet'in yaşamı işte bu gecekonduların arasında geçmektedir. Samet on iki yaşındayken çatı ustası olan babasını yani Rıza Çavuş'u kaybettiği günden beri anası Esma kadın'la birlikte yaşamaktadır. En yakın arkadaşı herkesin "Şıkıdım" diye tanıdığı topal ayağını ardında sürükleyip duran Tanju'dur..