Müzik insan olmanın bir parçasıdır. Biz insanlar dilsel bir tür olduğumuz kadar müziksel bir türüz. İşitsel sistemimiz ve sinir sistemimiz müziğe karşı olağanüstü hassastır. Az sayıda insan hariç her birimiz müziği algılar; tınıyı ses perdesi aralıklarını ezgileri ve ritmi ayırt ederiz. Müziğin hiçbir sözcüğün sağlayamayacağı ölçüde güçlü bir teselli keder sevinç verici kurtarıcı ve tedavi edici gücü vardır. En içsel varlığımıza dokunur ve bu yolla yeni bir yaşam yaratır. Bu öyle bir yaşamdır ki tüm varlığa nüfuz eder ve hepimizin içinde varolan manevi yetkinliğe ulaşmak için yol yordam hazırlar. Ruh deryasına dalmamıza olanak sağlar. Sufi öğretisine göre "Avam müziği mizacına göre dinler; talipler arzu ve huşu ile dinler; evliyanın dinlemesi ise onları ilahi nimet ve lütufları görebilecekleri bir hale sokar; ariflerin müzik dinlemeleri ise müşahede anlamına gelir. Nihayetinde bir de kemale ermişler vardır ki Allah onlara musiki aracılığıyla örtüsünü açıp zatını gösterir." Yine sufi bakış açısından "Kamil kişiye göre evrenin doğanın yaşamın içinde varolan her ses ilahi bir müziktir; gerçek sufi her sesin ona maşukundan sevindirici haberler getirdiği ve her kelimenin Allah'ın ifşası olduğunu idrak edendir." İşte bu inanç ve bakış açısıyla kaleme alınmış bu kitapta okuyucu müziğin ilahi gücünü kişinin sesinin nefesinin kendi varoluş boyutunu nasıl yansıttığını; bunun yaşam içinde niçin önemli olduğu konusunda bilgiler bulacaktır. Sesinin gücüyle nasıl mucizelere kapı aralayacağını idrak edecektir. Hazret İnayet Han (1882-1927) Doğu'nun Büyük Mistik geleneklerini derin müzik bilgisi ve duyusuyla harmanlayarak İnsan ve Varlığın Hakikatine ulaşmış; Hindistan'dan Batı'ya gelerek bunu dinleyici ve öğrencilerine müziği ve sözleri ile aktarmış ilk sufi müzisyen ve ozandır. Müziğin ilahi doğasının yetkin sözlerle anlatıldığı bu özgün yapıt yayınlandığı günden beri hem bilgelik arayışındakilerin hem de her türden müzik severlerin en çok başvurduğu kitap olmuştur.