Buradayım.
Fısıldıyorum beni duyun.
Sessizlikle savaşırken gürültülere koşan o adam benim; bedenimdeki her izin sorumlusu yine kendimim ama hiçbiriniz benim gibi olanları duymadınız.
Bağırıyorum beni duyun.
Gücüme bedenime ruhuma yaptığım her şeyin sorumlusu kendimim ama hiçbiriniz savaş verenlere ellerinizi uzatmadınız.
Haykırıyorum beni duyun.
Ellerinizi bedenimdeki yanık izlerine dokundurun parmaklarınızın ucundan acı akarken gözlerimin içine bakın; gerçekten görüyor musunuz?
Susuyorum beni duyun.
Beni gerçekten duyup gördüğünüzde sessizlikte bile beni işiteceksiniz karanlıkta bile bana dokunacaksınız ve benimle beraber savaşmaya başlayacaksınız çünkü gördüğünüz kişi aslında ben olmayacağım.
Başkalarının topraklarında çürüdüm ve tekrardan yeşermek için kendi topraklarımdan vazgeçtim. Ben öyle bir yandım ki kimse söndüremedi; kendi külümü yangına çevirmeyi öğrendim.
Büyüdüm. Fısıldayan ise geçmişti:
"Çocukluğunun çürüdüğü bu toprakta ekilen her tohum ateş çıkaracak ve senin ormanını sadece yangınlar besleyecek."