Henüz ilk nefes alışverişinde kendisini dünyanın kucağında bulmanın sıcaklık ve huzuru bir nimet olarak kendisine verilen insanoğlu nefes alıp vermelerinin sayısı arttıkça dünyayı tanımak yerine ona nüfuz etmenin yollarını aramaya koyulmuş gibidir. Bu dünyada kendisini kuşatan çevrenin ona musahhar kılındığını ve bir anlamda hizmetine sunulduğunu hem kitabın hem de kâinatın âyetlerinde okuma imkânı bulan beşer türü bu okumayı çoğu zaman lafızların ötesine geçirememiştir. Çevreyi ve kâinatı okumada yaşadığı bu eksiklik insanın çevresine dokunmasını da neredeyse imkânsız hâle getirmiştir.
Bu çalışma Kur'an'ın mesajlarıyla Hz. Peygamber'in örnekliği bütünlüğünde insanın çevreyle bağ kurarken aslında kendisine yaptığı yolculuğun rotasını çizdiğini ve çevreyle kurulan bağın selametine göre rotasının varacağı menzilin selametinin de belirleneceğini anlatmanın çabasıdır.