Hadisler şairlere edebiyatçılara ve yazarlara önemli ölçüde ilham kaynağı olmuş ve eserlerinde sıklıkla yer almıştır. Kırk hadis derleme hadis literatüründe tarihi oldukça eski olan ve halen devam eden bir gelenek olmuştur.
Kırk hadis yazma çalışmalarına kaynaklık eden hadisler; "Ümmetimden dinle ilgili kırk hadis ezberleyen kimseyi Allah Kıyamet Gününde fakih ve alim olarak haşreder" "Ölümünden sonraya kırk hadis bırakan kimse Cennette benim arkadaşımdır"hadisleri ile manasını bozmayacak şekilde ve çoğunlukla hadisin son kısmında küçük değişiklikler ve e farklılıklar gösteren diğer rivayetlerdir.
XV. yüzyılda II. Bayezid ve Fatih Sultan Mehmed dönemlerinde yaşamış İstanbul'un ilmî ve kültürel gelişimine önemli ölçüde katkı sağlayan bir mutasavvıf ve Halvetîliğin Cemaliyye kolunun kurucusu olan Cemal-i Halveti de tasavvufî konulu kudsî hadislerden oluşan "Şerhu Erbaîne Hadîsen Kudsiyyen" adlı eserini yazarak kırk hadis yazma geleneğini sürdürenler arasına katılmıştır.
O birçok alanda eserler ortaya koymuştur ancak onun daha çok tasavvufî yönü öne çıkar. Kısa sayılabilecek Erbaûn çalışmasında bile anlatmak istediği tasavvufî bir konuyu açıklığa kavuşturacak kadar bu konuya vâkıftır. Eserlerinin büyük çoğunluğunu Arapça yazacak kadar dile hakim iyi bir düşünür iyi bir alim ve tasavvufî bir konuyu anlatırken şiirlerden deliller getirecek kadar iyi bir şairdir.
Müellifin bu eseri Hz. Peygamber'in hadislerinin anlaşılmasına katkı sağlamasının yanısıra özellikle müellifin hadislere getirdiği sûfî ve bâtınî yorumlarıyla hakiki bilgiye ulaşmanın ve naslarda bulunan gizli manaları ortaya çıkarmanın ancak keşf ve ilham yoluyla olacağı şeklindeki işârî yorumlara örnek olması açısından önemlidir.
Bu çalışma müellifin adı geçen eserinin tahkiki ve tercümesinden oluşmaktadır.