İslam dini sadece mabedlerde belli gün ve zamanlarda icra edilecek bazı dini ritüellerden ibaret bir din değildir. Ahiret hayatıyla ilgili söylediği sözü kadar dünya hayatıyla ilgili de söylediği sözü vardır. Hz. Peygamber bir peygamber olmasının yanı sıra devlet işlerini de ilahi irşad ve istişare ile yönetmiştir. Kendisinden sonra yetkiyi üstleneceklerinde onun idaresinden ilham alarak idarecilik yapmaları gerekir.
''Hepiniz çobansınız ve maiyetinizden sorumlusunuz'' düsturu icabı Müslümanların idaresine talip olanların ehil ve adil olmaları gerekir. Dünyadaki yönetim biçimlerinden kimisi devleti merkeze alırken bir diğeri otoriteyi merkeze almıştır İslami idare biçiminde ise hem devlet hem otorite hem de halkın aynı oranda önemsenmesi gereği üzerinde durulmuştur. İbn Teymiyye'nin en önemli eserlerinden biri olan Es-Siyasetü'ş-Şer'iyye kitabı bu alanın mihenk taşlarından birini teşkil etmektedir. Bu risalede otoritenin görev ve sorumlulukları devletin muhafazası ve toplumun hak ve yükümlülükleri ele alınmış ve idarede adalet görevlendirmede ise liyakat merkeze alınmıştır.