"Halk sırça köşkün enkazını çabuk temizlemiş
dünyada onsuz da yaşanabileceğini anlayarak eski hayatına dönmüş işini yine arasından seçtiği adamlara gördürmüş ama sırça köşkün kötü hatırasını uzun zaman zihninden çıkaramamış.
İhtiyarlar çocuklarına ondan bahsederlerken şu nasihati vermeyi unutmazlarmış: Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız.
Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa onun yıkılmaz devrilmez bir şey olduğunu sanmayın.
En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter."
Hikâyeler anlatılır çünkü insanlara devam etmek için güç verir. İlerleyebilmeye ve ayağa kalkabilmeye olan inancı perçinler. Ölümün hayat üzerindeki sessiz tahakkümünü kırar.
Hikâyeler anlatılır çünkü insanları dinledikleri hikâyeler kurtarır.
Tıpkı Sabahattin Ali'nin güçlü kaleminden dökülenler gibi...