Bu kitapta yer alan yazıların her biri yine de insanların kendilerine insanca bir dünya yaratabilme yetisine güven ve umutla kaleme alındı. Farklı tarihlerde yazılmalarına ve farklı konuları irdelemelerine karşın tümü birkaç öncüle dayanıyor. Neler mi?
Öncelikle kültürel biçimlenişle emek süreci arasındaki kopartılamaz bağlantıya.
İkinci olarak kültürlerin toplumlar üzerinde atalarının buyurgan mirası olmaktan çok yaşayan kuşakların elinde sürekli yeniden yorumlanabilen/biçimlendirilebilen esnek kendilikler olduğuna.
Ve kültürün her toplumda egemenlere denetim araçları sağladığı kadar ezilenlerin örtülü ya da açık direnişlerinin silahlarını da sağlayageldiğine.
Bu öncüllerin geçmişin olduğu kadar bugünün dünyasının yorumlanışı için de geçerli olduğu kanısındayım. Kitapta yer alan yazılar geçmişte "ötelerde" ve günümüzde insani bir yarını biçimlendirecek ipuçlarının arayışını seslendiriyorlar. "İnsanım insan olan hiçbir şey bana yabancı değildir" diyen bir empati ve Kuzey damgalı talan altında giderek kırılganlaşan gezegenimizde yaşanabilir barışık ve emekten yana bir geleceği tüm "ötekiler"le ortaklaştırma umut ve bilinciyle.