Az sonra trenin kırk dört numaralı vagonu tüm heybetiyle hemen önünde belirdi. Trenin arkasında bıraktığı
yoğun duman hayranlıkla bakan gözlerinde yansıyordu. Güzergahındakileri vakitlice uyarmak için çalan tren
düdüğü soluk soluğa koşturan yolcular için sonunda vuslat olan her kavuşmanın her kucaklaşmanın münhasır
sesiydi. Parıldayan demir raylarının üzerinden delice savrularak yollara revan olan tren gizemli yollara yaren
düşlerin maverasında hasretli gönülleri istikametine taşıyacaktı.
Makrasya Güncesi yeniden bir varoluşun arayışında bitmeyen bir umudun hikayesidir. Bir gece ansızın eline
geçen günceye yüreğiyle tutunarak görmeden bir sevdaya adanmışlığın romanıdır.