Dünyanın en büyük hidrokarbon yataklarına ev sahipliği yapan Ortadoğu ve enerji tüketiminde başı çeken Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında bir geçiş güzergahı oluşturan Doğu Akdeniz bölgesi son yıllarda keşfedilen hidrokarbon rezervleri ile gündemdeki yerini almıştır. Uluslararası enerji şirketleri tarafından İsrail Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Mısır Lübnan ve Filistin sularında yürütülen araştırmalar sonucunda birbirinden farklı büyüklüklere sahip birçok doğalgaz sahası keşfedilmiştir. Bunlar arasında en çok göze çarpanlar ise Tamar Leviathan (İsrail) Afrodit (GKRY) ve Zohr (Mısır) rezervleridir. Keşfedilen bu rezervler bölgenin mevcut enerji potansiyelini artırırken yakın çevredeki enerji talebi yüksek ülkelere de yeni fırsatlar sunmaktadır. Başta AB ülkeleri olmak üzere enerji talebi yüksek olan ve yeterli kaynaklara sahip olmayan ülkeler tedarikçi çeşitliliği sağlamak ve enerji arz güvenliklerini artırmak adına bu rezervleri gündemlerine almaya başlamışlardır.
Doğu Akdeniz doğalgazının enerji talebi yüksek ülkelere ihraç edilmesi konusunda birçok proje gündeme gelmektedir. Bunların başında ise Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı projesi ve Türkiye güzergahı yer almaktadır. Bu projelerden ilki AB Yunanistan GKRY ve İsrail tarafından desteklenmekte iken Türkiye'nin bugüne kadar hayata geçirdiği ve çalışmalarını devam ettirdiği büyük projeleri mevcut altyapısı ve coğrafi konumu ile en uygun güzergah olduğu gerçeği gün geçtikçe daha fazla karar alıcı tarafından kabul edilmektedir. Türkiye'nin içinde yer alacağı bu projenin hem rezerv sahibi ülkeler hem de enerji talep eden ülkeler için kazan-kazan durumu ortaya çıkarma potansiyeli vardır.