"Gerçekten Öyle mi Olmuş?" kitabında tarih disiplininin nasıl bir süreçten geçtiğine kısaca değinilerek küresel gelişmeler ışığında hangi yönlere evirildiği konu edildi. Çalışma bir anlamda tarihin ve tarih eğitiminin varlık-amaç işlevlerinin belirlenmesinin temelinde yatan nedenleri geçmiş-gelecek diyalektiği çerçevesinde sorgulamaya dayandı. Bu bağlamda geçmişin çağrışımının siyasetle ilişkisi günümüz bilgi teknolojilerindeki değişim dördüncü sanayi devrimiyle dönüşecek toplumsal yapının dinamikleri ve en nihayetinde toplumun geçmiş ve gelecek algısı ile bu algının post-truth (gerçek ötesi) dönemdeki yansımaları örneklerle ele alındı.
Post-truth olarak adlandırılan bu yeni dönemde tarihçilik açısından problematik görünen üç ana konu incelendi. Bunlardan ilki tarihin ve tarihçiliğin geleceğine ilişkin riskler ve tehditler. Diğeri ilkiyle bağlantılı olarak tarihin öteden beri siyasiler tarafından bir meşruiyet aracı olarak kullanılıyor olmasının günümüzdeki durumu ve suistimaller. Son olarak da yeni medyada üretilen tarihsel bilginin gerçekliğinin denetlenememesiyle ortaya çıkan ve toplumsal kutuplaşmalara yol açan bilgi kirliliği. Böylelikle post-truth çağında gerçeğin peşinden koşan tarihçilerin ve tarih severlerin yeni medya ve onun uzantılarıyla nasıl yüz yüze kalacağı konusunda bir resim sunulmaya çalışıldı.
Amacımız bu üç soruna çözümler getirerek konu sonlandırmak olmayıp konunun özellikle akademisyenler tarafından tartışılmasını sağlayacak bir gündemin oluşturulmasıdır.