Yazılı tarihten açıktır ki Ermeniler Persler ve Doğu Roma döneminde huzur bulamadılar asırlarca oradan oraya sürüldüler Kadıköy Konsülü'nden itibaren hem etnik hem mezhep farklılığından dolayı sakıncalı ve istenmeyen kavim oldular. Ana hatlarıyla ifade edecek olursak 11. asrın başından itibaren Türkler devlet olarak güçlü iken ve Ermeniler çeşitli sebeplerle zayıf ve felaketler içinde iken Türk-Ermeni ilişkileri gayet iyi idi; Ermeniler barış ve dostluk içinde Türklerle birlikte iç içe yaşadılar Bizans döneminde yüzyıllarca giremedikleri İstanbul'da kendi adlarına Patrikhane sahibi oldular Türkçeyi en iyi bilen azınlık Ermenilerdi darphane posta saray eğitim tıp sanat vd. bütün alanlarda yer aldılar millet-i sadıka olarak anıldılar. Bin yıllık Türk-Ermeni ilişkileri sevgi saygı dostluk ve hatta kardeşlik tarihidir bunun en canlı delili yüzyıllarca sürmüş olan Ermeni Harfli Türkçe Ermeni Harfli Kıpçakça metinler ve Ermeni dilindeki kültüründeki Türkçenin inkâr edilemez varlığıdır. Tarih boyunca Kafkasya'da Kıpçaklar İran ve Anadolu Selçukluları Osmanlı Devleti ve hatta Türkiye Cumhuriyeti Ermeni toplumunun din mezhep dil kültür sanat mimari vd. bütün alanlarda en büyük destekçisi olmuştur.