O tomurcuklar patlayıp gül oluncaya o güller rengârenk açıp bir bahçe oluncaya o bahçe içindeki evle birlikte bizim oluncaya o evin içinde boy boy çocuklarımız tüm zamanları ve çağları aşan aşkımıza tanıklık edinceye kadar bu aşkın beni sana tutsak eden bu ölümcül aşkın gönüllü taşıyıcısı olacağım. Bu aşk dünyanın en tehlikeli virüsünü de taşısa bağrında ondan kurtulmak için önerilen her türlü reçeteyi parça parça edecek o ölümcül virüsün bağımlısı olmak için gereken neyse onu yapacağım...
Beni sevgilin olarak göreceksen elimi tut bir köle olarak göreceksen sadece sen satın al beni. Dünyanın en korunaklı saraylarında muhafaza edilen bir elmas parçası olarak değil senin zindanının duvarlarında her sabah yeniden açan ve hep sana gülümseyen bir çiçek olmak istiyorum. İster her sabah bir damla su vererek yeniden yaşat beni ister kopar at cellatlarının önüne...
İzin ver gülüşünü çağlara taşıyayım...
İçlerinden birinin:
"Herifçioğlunun söylediklerine bak arkadaş Leyla duysaydı hasedinden çatlar kendisine böyle iltifatlarda bulunmadığı için dünyayı dar ederdi Mecnun'a" dediğini duyduysam da...