Burada bir sokak var. Uzun ağaçsız ve derin derin uyuyan arabalarla dolu karanlık bir sokak. Birazdan gün süt mavi örtüsünü sokağın üzerine serecek evler ağaracak. Gün köşeden sokağa girecek. Sahiplerini bekleyen atlar gibi sıra sıra dizili arabalar bir bir uyanacak silkelenip yollara düşecek.
Bugün bir cenaze kalkacak bu sokaktan.
Mahir Ünsal Eriş altı yıl aradan sonra yeniden okurların karşısına çıkıyor. Kara Yarısı'nda yaşadıkları yerlerin küçük dünyalarına aşamadıkları içsel sınırlara yahut muhitin kalıplarına hapsolanları ele alıyor. Kimi öykülerde kasabaların dar sokaklarında gezip tutucu küçük hiçbir gelecek vaat etmeyen yerlere sıkışıp çırpınanları resmediyor. Kimilerinde de bir kaza ya da alın yazısına kurban gidenlerin yahut âdemoğlunun kara yarısına; yani hasede fesada çekememezliğe hatta basbayağı içindeki şerre kaptıranların peşine takılıyor. Lakin aydınlığı da zifirî karanlığı da okurlarının yakından bildiği o canlı iştahlı yaşam fışkıran üslubuyla anlatıyor.