Aşkta "ruh" vardır gözle görülemez. Çünkü insan Hakk'ın eser-i mânâsıdır ve o aşk yönünden yaratılmıştır.
Aşk; miskinlikten haysiyetsizliklerden kendini siler. Titreyen kalpler nemli gözler birbirlerine sessiz kelimesiz neler neler söyler... Her devrin aç yaprağını... Bir ârif bir âşık var... Her kademede safha olmuş bir insan var... Dünyalara hükmeden taçlar yıkılmış bükülmüş rutubet kokan tarih sayfalarında fakat o ârif o âşık "Hak ve Hakîkatte" olduğundan devirler devri yaşamış teşne gönül taliplerine âb-ı hayat kesilmiş... Yaşayacak... "Hak ve Hakîkat" için... Aşk ve mânâlara delil olmak için... İnsanlığın hürmetini hakîkatin Allah'a vardığını aşk ancak O'nun makamı olduğunu duyuracaktır...
Esasen "Kalem yazmakta sürat gösteriyorsa aşka geldiğindendir. Akıl aşkın şerhinde balçığa saplanmış merkep gibi âcizdir amma ki aşk ve âşıklığın şerhini gene aşk söyler!"
Hakîkat ortada. Allah'a aşk. O'na bütün gönül bütün sevdâ ile bağlanma. Bu hakîkat bu mânâ ne? Gelip geçen bu er kişilerin mânâları beyhude mi yaşıyor hâlâ? Acep kimin gözü bağlı yüreği çamur sıvalı? Bilmez ve anlayamazlar ne yazık!