Ak Togan kılıçtaki sembollere baktı ve heceleyerek
okumaya başladı:
-"Kü mis Ko got". Bu eski bir lehçedir. Sanırım Altay Lehçesi.
"Gümüş Pençe" demektir.
-Peki bu kılıç beni gerçeklere nasıl götürecek?
-Bildiğim kadarıyla bu kılıcın son koruyucuları Ötüken'deydi.
Tabi bundan on yedi yıl evvelceydi. Her kimsen evlat oradan gelmiş olabilirsin. Tabi bu anlattıklarımı sadece sen ve ben bileceğiz bir de Kara Saltuk. İstersen bu konuştuklarımızı
unuturuz ve hakkın olanı alıp kağan olursun. Ya da...
-Ya da?
-Ya da gerçeklerin peşine düşersin... Ve bir yolculuğa çıkarsın.
Oğuz ne diyeceğini bilememişti. Seçim yapmak gerçekten çok zordu. Ama sonra Ak Togan'ın beklediği cevap geldi:
-Elbette gerçekler. Kağanlık bekleye bilir baba.
Ama gerçekler beni zaten onca yıl beklemiş. Daha fazla bekletmeye gelmez.
Ben Ötüken'e yolculuğu seçiyorum.