I. Selim'in Osmanlı tarihyazımındaki sayısız imajı kahraman ile kıyıcı kişilikleri arasında salınıp durur. Ölümünden sonra kendisine yakıştırılan sıfatın muğlaklığı da böyle bir belirsizliğin yansımasıdır. Osmanlı tarihçileri Selim'in atalarını "Gazi" "Hüdavendigar" "Yıldırım" "Fatih" "Veli" ve "Sofu" gibi yüceltici unvanlarla anar. Avrupa kaynaklarında Selim'in oğlu I. Süleyman çoğu zaman "Muhteşem" lakabıyla anılmakla birlikte Osmanlı kaynakları onu "Kanuni" olarak över. Ancak Selim Osmanlı tahtına tartışmalı bir biçimde çıkmasından ve zorbaca yönetiminden ötürü 15. ve 16. yüzyıl sözlük ve derlemelerinde "acımasız" ve "haşin" gibi anlamları olan daha az övgüye değer bir adla "Yavuz" diye anılır. H. Erdem Çıpa elinizdeki çalışmasında bir yandan I. Selim'in tahta geçmesiyle sonuçlanan tartışmalı saltanat mücadelesini incelerken öte yandan da bu padişahın bileşik imajının 16. ve 17. yüzyıllar boyunca tarih metinlerinde nasıl defalarca (yeniden) yaratıldığını ele alıyor. Çalışmanın ilk kısmında Selim'in sosyal siyasi ve askeri şahıs ve toplulukları harekete geçirmek için uyguladığı stratejiler ile Selim'e saltanat mücadelesinde destek olanların toplumsal bileşimi irdelenerek 15. ve 16. yüzyıllarda İslami ilke ve söylemlere dayalı bir siyasi oluşum olan Osmanlı Devleti'nde bir hükümdarın saltanatının nasıl teşekkül ettiğiyle ilgili önemli ipuçları sunuluyor. Osmanlı tarihyazımını oluşturan çok sayıda edebi-tarihi metine odaklanan ikinci kısımda ise eserlerini bilhassa 16. ve 17. yüzyıllarda kaleme almış Osmanlı tarihçilerinin müdahaleleri sonucunda ortaya çıkan baskın üst-anlatıda Selim'in meşru biçimde tahta çıkmış ölümünden sonra idealleştirilmiş ve ilahi takdirle iktidar olmuş bir hükümdar olarak betimlenmesinin aşamaları üzerinde duruluyor. Böylece bir yandan Selim'e atfedilen çeşitli kişilikler ve nitelikler gözler önüne serilirken bir yandan da erken modern Osmanlı yazarlarının siyasi beklentileriyle kültürel ideallerine ışık tutuluyor.