Kar yağarken sessizdir mahpuslar beyaz tanelerde ışık yağar geceye mazgalı kapalı hücremin kapısının hasretim dostça dillenen birkaç heceye tavanda çıplak lambalar üşür terleyen duvarlarda küftür gördüğüm memleketimden nice ırak bir diyarda esaret kaderde çözemediğim kördüğüm bedenim sığmıyor üç adımlık alana ayaklarım su toplamış ellerim nasırdır yaşım kaç bilemem bakamam aynaya kuyularda Yusuf'um belki bin asırdır resmim aranıyor afişlerindeydi sokakların kaç zaman şehir şehir kaçtım da kaçtım saklandım altında solgun yaprakların.