Allah'ın insanlar arasından elçi seçip onlara Kitap indirmesinin hikmeti o elçiler ve kitaplar vasıtasıyla kullarını doğru yola iletmektir. İbrahim: 72/4 ncü ayette belirtildiği üzere her millete kendi içinden kendi diliyle konuşan bir insan peygamber olarak görevlendirilmiş o peygambere konuştuğu dilde Kitabı oluşturan vahiy indirilmiştir. Kur'an-ı Kerim'in açık ifadesinden anlıyoruz ki Allah'ın bütün peygamberlere indirdiği Kitap aynı prensipleri içeren tek Kitaptır. Ancak bu aslı bir olan Kitap her peygambere kendi diliyle indirilmiştir. Musa'ya ve İsa'ya İbrani diliyle indirilmiş olan o Tanrı Kitabı Araplar arasından seçilen Hz. Muhammed'e de Arapça olarak vahyedilmiştir.
Fakat asıl gaye Kur'an kelimelerini tekrar etmek değil onun manasını anlamak ve okunan Kur'an'a göre hareket etmektir. Yani kişinin Kur'an'ın ruhunu düşünüp anlaması onun istediği biçimde örnek bir insan olmaya çalışmasıdır. Sahabiler Peygamber'den duydukları ayetlerin manasını anlamadan başka ayetlere geçmezlerdi. Abdullah İbn Mesur: "Biz on ayet öğrendiğimiz zaman onların anlamlarını ve nasıl uygulanacağını bilmeden başka ayetlere geçmezdik" demiştir. Hiç anlamadan Kur'an'ı birkaç günde hatmetme yerine anlayarak günde yarım sayfa bir sayfa okumak daha iyidir.