Hz. İbrahim (as) eşi Hacer'le birlikte "ekin bitmez bir vadi"ye bıraktığı oğlu İsmail ile ilgili bir rüya görür.
Rüyasında oğlunu kurban etmesi gerektiği kendisine ifade edilmektedir. Kendi açımızdan olayı değerlendirecek olursak ortada aşılması çok zor bir imtihan bulunmaktadır:
Emri yerine getirmek veya oğul sevgisiyle ihmale yönelmek. İkinci şık Hz. İbrahim için muhaldi.
O evlat konusunda imtihanı İsmail'ini bebek yaşta kuş uçmaz kervan geçmez bir mekanda yapayalnız bırakırken vermişti. İsmail'ini yanına alıp onu kurban edeceği mekana doğru yürümeye başladı. Bundan sonrasını Kur'an'dan takip edelim:
"Oğlu İsmail kendisi ile yürüyecek yaşa ulaşınca İbrahim ona dedi ki: Oğlum ben rüyamda seni kurban ettiğimi görüyorum. Sen buna ne dersin?
İsmail "Babacığım sen emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın." dedi.
İkisi de Allah'ın emrine uydular. İbrahim kurban etmek üzere oğlunu yere yatırdı. O sırada biz nida ettik: "Ey İbrahim! Sen rüyanda emrolunana uydun.
İyilik yapan ve iyi kullukta bulunanları işte biz böyle mükâfatlandırırız. Muhakkak ki bu apaçık bir imtihandı. Ona oğlu yerine büyük bir kurbanlık koç gönderdik.
Daha sonra gelenler arasında ona güzel bir nam nasip ettik. İbrahim'e selam olsun." (Kur'an; 37/102-109)