Hiçbir aşk bu kadar kanatmamıştır rüyaları..!
"Ne zamandır ezmiyordum adımlarım sizi... Karanlık pelerinlerin arkasına gizlenince geceler benden kaçacağınızı mı sandınız... Paronayak bir yaşam saltanatının kayığında yalnızlığa hapseder miyim sizi hiç... Anne nerdesin? Bu şehir bir karabasanı taşımaktan niye zevk alır gözlerinde? Var mı cevabını bilen? Siyah-beyaz bir kartpostala sıkıştıracak kadar ucuz muydu mutluluğum... Terliklerime bulaşmış çamur... Geceliğimin danteli yalıyor yolları... Kaç kişi yeşil bakardı benim gibi kaderine... Yaşam denen kibrit kutusundaki ine çöplerden biri de ben miyim? Ne zaman yakacaklar beni? Ne zaman ne zaman nerede nerede ne zaman..."
Kırlangıçların Ömrü varolmayan; ama hep varmış gibi yaşanılan Elvan ile Marsel'in aşkını anlatıyor... Aşklarının tutarsızlığına eklenen yaşamın hala hali ikincil kimliklerini günyüzüne çıkarıyor. İnişlerin ve çıkışların oluşturduğu gri kaos dibe vuran düşlerin ancak kanatılarak anlaşılabileceğini ortaya koyuyor... Çünkü Elvan ve Marsel iki tutunamayan 'sınırda yaşayan düş yorgunu'dur...