Ömer Seyfettin konusunu günlük olaylardan hatıralardan tarih masal ve efsaneden alan etkileyici hikâyeler yazmıştır. Ömer Seyfettin okumaları yetişme çağındaki kuşaklara tarihsel perspektife sahip bir bilinç ve belki daha önemlisi bir dil zevki ve anlatım yeteneği kazandırır. Edebiyat alanındaki ününü 1911'de Genç Kalemler dergisinde yayımlanan hikâyeleriyle kazanan Ömer Seyfettin edebiyat uzmanlarınca Türk hikâyeciliğinin Maupassant'ı olarak değerlendirilir.
Ömer Seyfettin Primo Türk Çocuğu hikâyesinde bir Türk mühendisinin zihinsel değişim geçirerek kendi milliyetini keşfetmesini ve tek oğlu olan Primo'yu da aynı bilinçle donatmasını anlatır. Primo iken Oğuz ismini alan Türk çocuğu Selanik'in savaşmadan teslimini asla içine sindiremez.