Merkezi yönetim tarafından yerel yönetimlere aktarılan en önemli görev alanlarından biri sosyal yardım ve hizmetlerdir. Böylece merkezi yönetimle birlikte sosyal hizmetleri öncelik veren yerel yönetimler sosyal devletin dönüşümü ile birlikte bu hizmetleri tek başına üstlenen kurumlara dönüştüler. Merkezi hükümet görev ve yetkilerini mahalli idarelere devrederek yerine getirilmesi gereken sosyal politikaları yerel yönetimler aracılığıyla proaktif olarak gerçekleştirmektedir. Bütün dünyada küreselleşme adına neo-liberal politikaların yaygınlaşmasıyla yerel yönetimler piyasa alımları yoluyla sosyal politika hizmetleri sunan ve bu hizmetlerin sağlanması için garantör olarak seküritizasyona dayalı kurumlar haline gelmiştir. Yerel yönetimler üstlendiği rolü yerine getirirken ekonomik ve sosyal problemlerden de etkilenmektedir. İşsizlik göç konut sorunları özürlülerin ve yaşlıların kentsel yaşamdaki sorunları akla gelen ilk şeylerdir. Başka bir deyişle yerel yönetimlere yönelik talepler bir taraftan artarken diğer taraftan giderek çeşitlenmektedir. Ülkemizde daha önce merkezi otorite tarafından gerçekleştirilen sosyal politikaların yerel yönetimler özellikle de belediyelere devriyle beraber çok önemli bir gelişme kaydetmeye başlamıştır. Bunun nedeni yerel yönetimlerin halkın sosyal ihtiyaçlarının belirlenmesinde ve karşılanmasında merkezi hükümetlerden daha avantajlı olmasıdır.
Belediyecilik ve daha sosyal bir belediyeciliğe geçiş sürecini incelemek Türkiye açısından gereklidir. Bu kitapta yerel yönetimler belediyeciliğin gelişim süreci ve altyapı belediyeciliğinden sosyal belediyeciliğe geçiş incelenecektir.