Bazen annesinin yorgan kılığına girmiş olabileceğini düşünür gülümserdi kendi kendine. Sonra bir tılsım olduğuna inanarak annesine götürmesi için yorganla konuşurdu sessizce.
Keser sapı sırtında öyle bir yere denk geldi ki tüm acılar bir anda orada toplandı. Kürek kemiği par-çalanmıştı adeta! Bu darbenin acısı bağazında düğümlenen sözcüğü koparttı yerinden. Canı yanan Savaş öyle bir haykırdı öyle bir haykırdı ki tüm acılar tüm sancılar o haykırışla birlikte bedenini terk etti. -Anneeee.
Kokusunu düşlüyordu kır çiçekleri gibi mi kokardı anne? Yoksa yağmurda ıslanmış toprak gibi mi kokardı? Anne belki de bir elma bahçesi gibi kokardı.!
Savaş Meral DÜŞANNESİ'nda yaklaşık yirmi yıl boyunca annesini annesinin kokusunu sesini arayan bir çacuğun bir gencin öyküsünü romana çevirmiş. Sade ve anlaşılabilir bir dil kullanan Meral küçük hayatların nasıl acılardan geçip geldiğini süslemeden abartmadan samimice okura aktarmıştır.