Hafif bir rüzgâr esti. Kapı gıcırdadı tüm ağırlığına rağmen. Taşlar yapıştırmışlardı kapıya. Sonra Seyyal sökebildiğini sökmüştü taşların. Değer kaybolsun diye. Kapıyı Seyyal boyamıştı. Yalnızken. Yokken.
Unutulup gitsin için.
Ama izler duruyordu. Kapıdan sökülen taşların izleri. Boyasa da kapanmayan izler.
-Kabuk bağlayan yara nasıl kendini unutturmamak için kuruduğu yerde iz bırakırsa öyle.-
Bir aşk hikâyesinden öte; bir bitimin ardından bir kadının ve bir adamın yüreklerine sığdıramadıkları incelikli fiyakalı ruhların kendilerinden habersiz tek bir hesap bile vermeden kanatlanıp karanlığın olmadığı bir yerde; hatıralarda buluşmasının hikâyesi. Belki de kavuşmak aydınlıkta olmadığı müddetçe kavuşmak değildir. Hem insan bir kabuğun bıraktığı izden başka nedir ki?
Okurken karakterleri tutup sarsmak isteyeceğiniz ama daha çok onlarla birlikte sarsılacağınız ve zamansız düşüncelerin dehlizlerinde kaybolacağınız bir roman. Kaybolmaktan çekinmeyin.