Hepimizin heybesinde yıllarca biriktirdiğimiz anılarımız mevcut. Kimimiz gömer kimimiz taçlandırır kimimiz yazar tam da bu yüzden. Yazmak; dış dünyaya kendini kapatmak değildir. Yüreğinle buluştuğun; kendine dürüst cömert davrandığın o gizemli yolculuğa çıkmaktır. Kendi yansımanı seyretmeyi avucundan kayıp giden zamanı görmeni sağlar.
Yüreğimle seslendiğimde beni en güzel ifade edendi kalemim... Bu sayede düşler alemine yolculuk yaptım. Olmak istediğim veya var olduğum tüm duygular kalbimden ruhumdan kağıda döküldü.
İnsanın kendini insanlara anlatması en zor konulardan bir tanesi. Bu yüzden hep olması mümkünken farklı hikayede buluruz kendimizi. Kazançlar kayıplar ödüller peşin hükümler...
Farklı pencereden bakmayı ön yargıları törpülemeyi öğrendim. İçimdeki kadın Ay'a dokunup yanmaktan hiç korkmadı. Kendini esir alan duyguların peşinden gitmek istiyordu. Cesaret işiydi kalbini ruhunu teslim etmek.
O ise yanmaktan korkuyordu; hapsolmaktan ait olmaktan kavrulmaktan...
Kulağını sağır eden sese hiçbir zaman tepki vermedi. Ta ki her şeyin "hiçlikten" ibaret olduğunu anlayana kadar...