Onda daha önce görmediğim bir kararlılıkla burnumun dibine kadar girdi. "O odada ne saklıyorsun?"
Meraklanması hoşuma gitse de gülümsememek için ciddi görünmeye çalıştım. Ağır ağır etrafında daire çizdikten sonra tam karşısında durdum. Gözlerinin derinliklerine bakarak
"Çok mu merak ediyorsun?" dedim.
Konuşmak yerine sadece başını öne arkaya sallayarak sorduğum soruyu cevapladı.
"Peki odadaki sırrı öğrendiğin zaman sonsuza dek benimle kalmak zorunda olduğunu biliyor musun?"
"Sonsuza dek... Seninim..."
Dudaklarım duyduklarımın hevesiyle kıvrılırken elini sımsıkı tuttum. "Bunun dönüşü yok biliyorsun!"
"Biliyorum."
Onları birbirine bağlayan geçmişin karanlık sırrından habersiz iki farklı hayat.
Oğuz ve Firuze'yi bir araya getiren kader miydi?