Kitapta babamla batinilik üzerine konuşmalarımızı anlatırken bir yerde şöyle diyorum:
Bu yöntemi tutmuştum. Babamın dedikleri aklımdan hiç çıkmadı sanki kulağıma küpe oldu. Essahtan da ben büyüyüp bilgilerim geliştikçe o eski bildiklerimi farklı görüp farklı değerlendiriyordum. Sanırım hayatım boyunca bu yönteme bağlı kaldım. Fakat bu beni görünüşte istikrarsız gibi gösteriyordu ama ben kendi içimde istikrarlıydım çünkü bilgilerim değiştikçe her şeye bakışım da değişiyordu. Mesela devrimci olup Sosyalist kesime girmiştim ama sadık bir mürit gibi herhangi bir Sosyalist yapıya herhangi bir anlayışa bağlanıp kalamıyordum. Sempati duyup içine girdiğim yapıyı tanıdıkça onu da yeterli bulmayıp onu eleştirmeye başlıyordum. Aslında görünüşteki bu istikrarsızlığım içimdeki iç tutarlılığımın bir yansımasıydı; bundan dolayı başıma gelen her sıkıntıya katlanıyordum. Okuduğum her kitap daha okuyup öğrenmem gereken ne kadar çok konu ne kadar çok kitap olduğunu gösteriyordu bana. Okuyup öğrendikçe adeta cahilliğimi fark ediyordum. Bu da kendi kendime yetmezliğimin önüme koyduğum öğrenme arzumun mutsuzluğumun iç huzursuzluğumun bir nedeni oluyordu.
İşte elinizdeki bu kitap merak edip merak ettiğim şeyleri araştırma arzumun kendi kendimi de eleştirmelerimin bir sonucudur.
Aşk ile.