Artık eski Çinliler gibi dünyanın bir yumurtadan çıktığını ya da Maoriler gibi iki âşığın birbirlerinin kollarından zorla alınması sırasında oluştuğunu düşünmüyoruz; evrenin işleyişinin sırlarını fizik bilimiyle çözüyoruz. Bilim müthiş bir kazanım ama biz gerçekten eskilerden daha bilge miyiz? Bilim kader ve ölümsüzlüğün gizemini çözdü̈ mü? Bize kıskançlıktan korunmamızı ya da başkalarınca sevilmemizi sağlayacak araçlar verdi mi?
Bugün hakikati bilimle arıyor ama mitolojiye kulak vermeden de edemiyoruz. Oren Harman bir adım öteye giderek bilim ile mitoloji arasında daha yakın bir ilişki kuruyor. Kozmolojik bir annelik görüşü̈ kurgulamak için Ay ile Dünya'nın ilişkisinden faydalanıyor; seks ve ölümün dünyaya gelişini bir mitokondrinin paniğe kapılışıyla açıklıyor; bilincin yalnızlığını ahtapotun belleğinden yola çıkarak betimliyor ve evrim sureci içinde dilin ortaya çıkışını insanın hakikatle imtihanına bağlıyor.
Bilim varoluş bilinmezini çözememiş olabilir ama tıpkı en eski mitler gibi onun büyüleyici keşifleri de hiç bitmeyecek olan hakikat arayışını sürdürmemizi sağlıyor.
"Bu cesurca bilgece ve insanca yazılmış kitapta Oren Harman evrene ilişkin açıklamaları süsleyen mitler yaratıyor ve böylece insanların eski âdeti olan en derin hakikat algılarını kodlama çabasını sürdürüyor..."
― Stephen Greenblatt Pulitzer Ödüllü̈ yazar